30 Mart 2012 Cuma

Gecelerin Kralları ''Baykuşlar''

Peçeli baykuş veya Tengmalm (Boreal) baykuşu gibi bazı türlerin, kulaklarından biri diğerinden daha yukarıdadır. Bu türlerin, sesleri kulak deliklerine yönlendiren bir nevi radar çanağı görevi gören yüz yuvarlakları vardır. 
Bu yuvarlağın şekli özel yüz kasları kullanılarak isteğe göre değiştirilebilir. Ayrıca baykuşun gagası ses dalgalarının üzerine toplandığı alanın artması için aşağı doğrudur.
Bir baykuş, bu son derece hassas kulakları; yaprak, yeşillik hatta kar altındaki avının hareketlerini dinleyip yerini tespit etmede kullanır.

Baykuş avının yerini saptamak için, 2 tip işitsel sinyal kullanıyor: biri geçici bir bilgi sağlıyor, diğeri sesin şiddetindeki değişimi algılamasına yarıyor. Sağ yanında hareket eden bir farenin ayak sesi ilk etapta sağ kulak tarafından algılanıyor, sonra sol kulak tarafından. Sağ ve sol kulağın algılama süresi arasındaki zaman farkı saniyeden çok daha küçük bir birimle ancak ifade edilebilir. Bu iki sinyal baykuşun beynindeki özel nöronlara aktarılıyor. Aynı anda, kulakları sağ ve sol arasındaki bu mikro zamanı tespit ediyor ve aynı nöronlara yollanıyor. 

ABD’li 2 araştırmacıya göre beyinde 2 boyutlu ses haritası oluşmasını sağlayan en önemli etken bu 2 tip sinyalin birleşimidir. Tüm bu özellikleri ile yaratılış harikası olan baykuş, üzerinde düşünülmesi gereken bir varlıktır.

Baykuş avının yerini duyduğu sesin sol ve sağ kulak tarafından algılanma zamanları arasındaki farktan tespit eder. Örneğin eğer ses baykuşun sol tarafından geliyorsa, o zaman sol kulak bunu sağ kulaktan önce duyacaktır. Kafasını çeviren baykuş, sesi her iki kulağıyla aynı anda duyduğunda avının tam karşısında olduğunu anlar. 

Baykuşlar sol/sağ zaman farkını 0.00003 saniye farkla teşhis edebilirler.

Bir baykuş asimetrik ve aynı olmayan kulak deliklerini kullanarak sesin aşağıdan mı yoksa yukarıdan mı geldiğini de anlayabilir. Sola, sağa, yukarı, aşağı işaretlerin çevirisi anında baykuşun beyninde birleştirilir ve ses kaynağının bulunduğu yerin zihinsel görüntüsü oluşur. Baykuşun beyni ile ilgili yapılan çalışmalarda, işitmeyle ilgili olan bölümünün diğer kuşlarınkinden çok daha karmaşık olduğu ortaya çıkmıştır. 
Bir peçeli baykuşun beyninin bu bölgesinde en az 95.000 nöron (sinir hücresi) olduğu saptanmıştır. Bu, karganın aynı iş için kullandığı sinir sayısının tam üç katıdır.


Kediniz Yaralanırsa?

Kediler, hemcinsleri ile kavga ederken, oynarken ya da ev içinde/dışında gezinirken çeşitli şekillerde yaralanabilir; bedenlerinde kesikler, çizikler meydana gelebilir. Her çizik ve yara aslında ciddiye alınmalıdır. Zira bu sevgili dostlarımız yaralarından dolayı çok kolaylıkla enfeksiyon kapabilir.

Öncelikle yara yeri iyice araştırılmalı ve tam tespit edilmeli. Bunun için bir büyüteçten yararlanılabilir. 

Yara yerinde batmış bir cisim olup olmadığı kontrol edilmelidir. Batmış cisim çıkarılmadan yara bakımı yapılmamalıdır.

Yara eğer derinse ve kanama söz konusu ise soğuk bir bezle yaranın üzerine kompres yapılmalıdır. Kanama iki-üç dakika içinde durmazsa veteriner hekime başvurulmalıdır.

Yara öncelikle temiz suyla ıslatılmış bir bezle ya da pamukla silinmelidir.

Yaranın etrafı Betadin, Baticon gibi yakmaz tendürdiyotla sterilize edilmelidir. Aynı zamanda kaşıma ihtimali de dikkate alınarak patiler de tendürdiyotla silinmelidir.

Yaranın üzerine bir parça antibiyotikli yara kremi (Bepanthene) uygulanabilir.

Yara yeri bantla kapatılmamalı, açık kalması sağlanmalıdır.

Yara kabuk bağlayıp kabuk dökülene dek küçük dostumuzu evde dinlenmeye almalıyız. Eğer evde başka kedilerimiz de varsa ve yara yerini kurcalama ihtimalleri mevcutsa kedileri ayırmak daha doğru bir tercih olacaktır.

Yara kabuk bağladığında kuruyan kabuk kaşınmaya sebep olacağı ve sert kaşıma halinde yaranın tekrar açılma ihtimali olduğu için fazla olmamakla birlikte kabuk zaman zaman çok az bir kremle yumuşatılabilir.

Diğer önemli husus yara bakımı sırasında sakin ve telaşsız davranmanız gerektiğidir. Sizin gergin hareketleriniz kedinizi ürkütecek ve bakımı zorlaştıracaktır. 

Ancak tabii ki en önemlisi ilk müdahalelerden sonra yapılacak en doğru hareket kedinizi bir veterinere götürmektir. 


Köpeklerde Göz Hastalıkları !!

Köpeğinizindeki görmeyi etkileyecek hiçbir durumun olmadığına emin olmak için herhangi bir kızarmış göz, veteriner tarafından muayene edilmelidir. Köpeğin gözündeki kızarıklık, yanma, kaşıntı, sulanma, aşırı çapaklanma göz hastalığının belirtisidir. Bu semptomlar hasta sahibi tarafından kolaylıkla fark edilebilir. Gözdeki bu belirtiler bir travma,vurma çarpma,yabancı bir cisim ( toz, toprak, bitki parçası ),alerji veya kimyasal bir maddeden kaynaklanabilir ya da viral bir hastalığın (köpek gençlik hastalığı gibi) sonucunda oluşabilir. Köpek sahibinin rahatlıkla ayrımına varacağı bu (kızarma, kanlı görünüm, kaşınma, çapaklanma, sulanma gibi) belirtileri görür görmez acilen veteriner hekime götürmelidir.

Köpekte Konjunktiva İltihabı: 

Konjuktiva iltihabı göz kapakları içinde uzanan pembe dokunun şişmesidir. Göz ile göz kapaklarının birleştiren zar alt göz kapağının aşağıya üst göz kapağını da yukarıya çekerek görülebilir.

Nedenleri: 
Enfeksiyon (bakterisel, virütik, mantarsal) bu daha çok genç hayvanlarda görülür ve diğeri köpeklere de geçebilir.
Alerji.
Göz kapağındaki bozukluklar.(bazı türler yatkındır.Örneğin;boxer,buldog,pekigese)
Gözyaşı üretiminin olmaması.
Kimyasal tahriş.
Yalancı nesne.

Gözdeki Belirtileri: 
Kızarıklık
Şişme
Çıkarma, akıntı (sulu, sümüksü, irin)
Acı veya kaşıntı 

İlk yardım ; 
Mümkün olduğunca çabuk, hayvanı bir veterinere tedavi ettirin.

Yuvasından Çıkmış Göz: 
Nedenleri: 
Bu zedelenmeler çoğunlukla travma yüzünden oluşur ancak, bunlar özellikle pekingese cinsi küçük burunlu ve büyük gözlü köpeklerin enselerinden şiddetle çekilmesi ve yakalarının çekilmesi nedeni ile de oluşabilir.
Belirtileri: 
Gözün bir ya da ikisinin yuvasından fırlaması 
İlk yardım: 
1-Steril göz losyonu uygulayın veya gözü gazlı bir bez, steril göz losyonu sürülmüş temiz bir bez veya steril petrol bazlı bir göz mehlemi ile kaplayın. Bu hayvanınızı veteriner kliniğine götürürken gözü kurumakta korur
2-Hayvanı en çabuk şekilde bir veteriner kliniğine götürün. Gözü korumak için oldukça kısa bir zaman vardır, o yüzden geciktirmeyin
3-Hayvanın boynuna bir kayış takmayın. Yapabiliyorsanız. Hayvanı taşıyın.
4-Hayvanı gözünü kaşıması veya eşelemesine izin ermeyin.

Gözde Yabancı Nesneler: 
Yabancı nesneler genelde kornea (gözün dış katmanı) veya konjonktiva (göz kapaklarının içi ve göz çukurunun tüm kısımlarında uzanan yumuşak, pembe dokular) üzerindedir.
Nedenleri: 
Gözdeki yabacı nesnelerin en yaygını bitki parçalarıdır ama göze saplanmış daha birçok nesne vardır. Normalde nesneler ya uçan parçacıklar ya da bitkiye sürtünme yoluyla göze girer.
Dikkatli olunmalı; Başlarını araba camından çıkara köpekler uçan parçacıklardan yaralanabilir. Hayvanınızı hareket eden herhangi bir aracın içinde güvenli şekilde tutun ve asla hayvanı arkası açık bir pikabın arka bölümünde taşımayın.
Belirtileri: 
Şişme
Kızarıklık
Gözü eşeleme
Gözleri kısarak bakma
Sulanmış gözler
Belirgin yabancı nesne
İlk yardım: 
1-Gözün bol miktarda çeşme suyu veya steril tuzlu göz losyonuyla yavaşça yıkayın. ) Tuzlu steril göz losyonu daha çok tercih edilir; herhangi bir eczanede bulunabilir ve ilkyardım çantanızda mutlaka yer almalıdır.
2-Tüm yabacı nesnelerin gittiğinden emin olmak için gözü iyi bir ışık kaynağı ile inceleyin. Eğer nesneyi su akıtarak çıkaramıyorsanız, göz yuvarlağının deliyor gibi görünüyor veya göz çok tahriş olmuş görünüyorsa, köpeğinizi i derhal bir veterinere götürün.

Kiraz Göz: 
Kiraz göz üçüncü göz kapağı altındaki dokunun şişmesi ve dışarı çıkıntı yapması durumudur. Üçüncü göz kapağı normalde burnun yanında gözü kenarındaki daha alçak kapağın altında yer alır. Bu durum genç köpeklerde daha yaygındır.
Nedenleri: 
Türe özgü hastalıklar, (cocker spaniel gibi)
Göz enfeksiyonu.
Belirtileri: 
Üçüncü göz kapağı dışarı fırlar ve sürekli görülür.
Üçüncü göz kapağı kırmızı ve şiştir.
İlk yardım: 
Genellikle bu durum cerrahi müdahale ile bir veteriner tarafından düzeltilmelidir. Bazen ilaç tedavisi tek başına işe yarar ancak bu yalnız durum erken ele alınırsa mümkündür.

Ayrıca bazı ırklarda üçüncü göz kapağı ile ilgili sorunlara sıklıkla rastlanılmaktadır. Örneğin,
St. Bernard: Bu ırklarda üçüncü göz kapağı normal olarak gözle görülebilmektedir. Bu göz kapağının dışa fırlaması, şişmesi durumları bir problemin işaretidir.

Terrierler: Mercek kayması sorunu

Alman çoban köpekleri: Konjonktivit, katarakt

Boxer, Bulldog: Göz kapaklarında dışarı fırlama

Golden retriever, Labrador, Afgan tazısı, Poodles, Bull terier: Katarakt

Dünyanın En Yaşlı Hayvanı...!!

İzlanda kıyılarından çıkarılan bir deniz tarağının, şimdiye dek bulunan en yaşlı hayvan olduğu tahmin ediliyor.
Bilim adamları, yenilebilir bir tür olan bu okyanus midyesinin yaşının 405 ila 410 arasında olduğunu tahmin ederken, bu hayvanın uzun yaşamın sırrını içinde barındırıyor olabileceğini düşünüyor.

Kuzey Galler’deki Bangor Üniversitesinden araştırmacılar, deniz tarağının yaşının kabuğundaki halkaları sayarak hesapladı.

Guinness Rekorlar Kitabına göre, bilinen en yaşlı hayvan 1982’de 220 yaşında olan bir başka deniz tarağı. İzlanda’da bir müzede bulunan, ancak kayıtlara girmeyen bir başkası da 374 yaşında.

Okyanus bilimleri araştırmacıları, buldukları deniz tarağına, doğduğu sırada Çin’de iktidarda bulunan hanedan dolayısıyla “Ming” adını verirken, o sırada İngiltere Kraliçesi 1. Elizabeth’in çocuk olduğunu ve Shakespeare’ın Othello ve Hamlet oyunlarını yazmakta olduğunu anımsattı.

Profesör Chris Richardson, bu deniz tarağını inceleyerek, hayvanın büyüme hızının yıldan yıla ve iklime, deniz suyu sıcaklığı ile gıda durumuna göre değişebildiğini anlayabileceklerini belirtti.

Bu yumuşakçalara bakarak hayvanın büyüdüğü çevreyi yeniden kurabileceklerini belirten araştırmacı,“Bunlar küçük bant kayıt cihazları gibi, deniz tabanına oturup su sıcaklığı ve gıdayla ilgili sinyalleri topluyor” diye konuştu.

Prof Richardson, bu deniz tarağının, bazı hayvanların nasıl olup da inanılmaz uzun bir ömür yaşadığının günşığına çıkmasına yardımcı olabileceğini söyledi.

Köpeğiniz Katarakt Olabilir !

Katarakt köpek gözünü etkileyen en yaygın hastalıklardan biridir. Katarakt oluşumunun çok farklı formu ve nedeni vardır ve her ırktan, yaştan köpek bu durumdan etkilenebilir. Ancak kataraktın bazı türleri yaygın olarak bazı spesifik türlerde görülür. Yaygın görülmeleri gerçeğine rağmen, köpeklerde katarakt ile ilgili hala bilinmeyen birçok şey mevcuttur. Günümüzdeki tek tedavi yöntemi operasyondur, ancak bunun sonucunun iyi olması doğru hasta seçimi ile ilgilidir. 

Katarakt nedir? 

Katarakt kelime olarak Lens’in (Göz Merceği) yapısının bozulmasıdır. Bu bozulma lensi oluşturan fiberlerin ve lens kapsülünün normal yapısının bozulması anlamındadır. Bu bozulma sonucunda lensin saydamlığı azalır ve kaybolur, dolayısı ile görüş kaybı şekillenir. Katarakt genellikle göz bebeği olarak anılan bölgede yani lensin bulunduğu bölgede beyazlaşma yada sıkıştırılmış bu görünümünde kendini belli eder. Kısacası katarakt, gözün içindeki lensin saydamlığını kaybetmesi ve görmeyi bir perde gibi engellemesi durumudur.


Nuclear sclerosis Nedir ? 

Genellikle insanların yaşlı köpeklerini, gözlerinde “katarakt şekillendi” şikayeti ile kliniklerimize getirdiklerini görmekteyiz. Ancak çoğu zaman getirilen bu köpeklerde katarakt bulunmamaktadır. Bununla birlikte, getirilen bu köpeklerde katarakta benzeyen ve 'nuclear sclerosis' olarak anılan ve görüş kaybına neden olmayan lensin daha yaygın bir durum sözkonusu olmaktadır. Nuclear sclerosis yaşlanan köpeklerin lenslerinde yaşlanmaya bağlı şekillenen bir değişikliktir. Bu durum lenste hafif derecede grileşme ile kendini belli eder. Ayrıca genellikle her iki gözde de aynı anda şekillenir ve yaygın olarak altı yaşın üzerindeki birçok köpekte görülebilir. Lensteki saydamlık kaybının nedeni lensin doğrusal fiberlerinin yaşlılığa bağlı olarak sıkışması nedeniyle oluşur. Bu durumdaki bir köpekte önemli derecede bir görüş problemi olmadığından dolayı tedavi uygulaması gerekli değildir. Zaten bu duruma karşı yapılacak bir işlemde yoktur.


Katarakt nasıl şekillenir? 

Her ne kadar kataraktın bir çok farklı formu ve nedeni olsa da, her katarakt benzer şekilde meydana gelir. Sağlıklı bir lens vücuttan izole bir şekilde kendi protein yapısına sahiptir ve yapısındaki su düzeyini sabit tutmaktadır. Oluşumunda %66 su ve %33 protein bulunmaktadır. Ayrıca lensin bu su/protein dengesini kontrol eden ve sabit tutan karmaşık bir Na (sodyum) – su pompa sistemi vardır. Lensin biyokimyasal sisteminin hasara uğraması durumunda bu pmpa sistemi bozulmaya başlar ve lens içine doğru fazladan su hareketi başlar. Ek olarak çözünmeyen protein miktarı da yükselir. Lensin kendi yapısına su çekmesinden kaynaklanan bu değişiklikler sonucunda, lensin saydamlığı zamanla azalır ve kaybolur ve katarakt meydana gelir.


Kataraktın başlama yaşı: 

Kataraktın tipini belirlemede, kataraktın köpekte şeklenmeye başladığı yaş dönemi çok önemlidir. Başlangıç yaşı özellikle bazı özel ırk köpeklerde herediter özelliklere bağlı olarak şekillenmişse önem taşımaktadır.

Kongenital Kataraktlar: Bu tür kataraktlar doğumla birlikte mevcutturlar ve genellikle her iki gözde birden şekillenmişlerdir. Hasta her ne kadar bu şekilde doğmuş olsa da bu durumun kesinlikle kalıtımsal olduğunu söylemek yanlış olur. Enfeksiyonlar ya da toksinler yavrular hala anne rahminde iken bu çeşit kataraktların oluşumuna neden olabilirler. Ancak Minyatür Schnauzer’lerde olduğu gibi primer kongenital kataraktlar kalıtımsaldır.

Gelişimsel (Erken Dönem Şekillenen) Kataraktlar: Gelişimsel kataraktlar hayatın erken dönemlerinde şekillenen kataraktlardandır. Kongenital kataraktlarda olduğu gibi durum kalıtımsal olabilir ya da travma, diabetes mellitus, enfeksiyon veya toksikasyon gibi dış faktörler nedeni ile şekillenirler. Kalıtımsal kataraktlar bazı ırklarda özellikle bu yaşlarda daha yaygındır ve bu ırklar Afgan tazısı ve Poodle türü gibi birçok ırkı kapsamaktadır.

Yaşlılığa Bağlı (Senil – Geç Dönem Şekillenen) Kataraktlar: Köpeklerde altı yaşın üzerinde şekillenen kataraktlar “senil” kataraktlar olarak adlandırılır. Köpeklerde insanlara oranla daha az sıklıkta şekillenir. Bu yaştaki köpeklerde katarakt sıklıkla Nuclear sclerosis durumu ile karıştırılmaktadır.


Kalıtımsal Kataraktlar: Köpeklerde kalıtımsal kataraktlar bağımsız şekillenebildikleri gibi göz ile ilgili diğer hastalıklarla birlikte de şekillenebilir. Aşağıdaki tabloda kalıtımsal katarakt şekillenebilecek köpekler ve kataraktın başlama yaşları verilmiştir. Eğer bir köpekte kalıtımsal katarakt teşhisi konulmuşsa, bu köpek kendisinden gelişecek olan soylarına da bu problemi taşıyacağı düşüncesi ile çiftleştirilmemeli ve hatta kısırlaştırılmalıdır. Kalıtımsal kataraktlar; İngiliz Cocker, Golden ve Labrador retriever’da doğuştan, Afgan tazısı ve Alman çoban köpeğinde ise gençlik döneminde gözlenmektedir.

Travmanın Katarakt Gelişimine Etkisi: 

Otomobil kazası ya da diken, havalı tüfek saçması veya diğer batıcı objeler ile meydana gelen travmalar göz merceğinde hasara neden olabilir ve katarakt şekillenebilir. Bu çeşit kataraktlar genellikle tek bir gözde şekillenir ve operasyon ile başarılı bir şekilde tedavi edilebilir.

Tedavi Yöntemleri: 

Köpeklerde kataraktın tedavisi göz merceğinin operasyon ile uzaklaştırılması ile gerçekleştirilir. Bu durumun operasyon dışında henüz herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Günümüzde hızlı bir şekilde gelişen Veteriner cerrahi alanındaki yenilikler nedeni ile, problemli göz merceğinin operasyonla uzaklaştırılması işlemi artan bir şekilde yaygınlaşmaktadır.
Problemli göz merceğinin operasyon ile uzaklaştırılmasında birçok farklı teknik bulunmaktadır, bunlar; tüm göz merceğinin ve çevresindeki kapsülünün uzaklaştırılması, kapsülünün tamamının uzaklaştırılmadan sadece göz merceğinin uzaklaştırılması, göz merceğinin fako-emülsifikasyon yöntemi ile parçalanmasından sonra aspire edilerek uzaklaştırılmasıdır. 
Tüm bu teknikler başarılı sonuçlar doğurabilecek tekniklerdir. Ancak daha başarılı bir sonuç için, eksiksiz yapılacak bir muayene ile hastanın operasyona uygun bir aday olup olmadığının belirlenmesi gereklidir. 

Fotojenik Penguenler :)

Penguenlerin fotoğraf çekilmeden önce poz verdikleri fark edildi. 

Daily Telegraph gazetesinin haberine göre İngiliz fotoğrafçı Adam Foster, dişi ve erkek penguenlerin fotoğraf için poz vermeden önce birbirlerinin tüylerini düzelttiklerini fark etti. Fotoğrafçı şaşkınlığını şöyle açıkladı: "Hazırlandılar, döndüler, poz verdiler."Adam Foster'ın söz konusu fotoğrafı!

26 Mart 2012 Pazartesi

Köpekler İçin Zararlı Maddeler Nelerdir?

Çoğu köpek sahibi, çikolatanın köpeklerini hasta edebileceğini bilir, ancak soğanın öldürücü olabileceğini bilmezler. Soğan gibi köpeğinizi uzak tutmanız gereken bazı besinler var ve bunları bilmeniz dostunuzun hayatını kurtarabilir. İşte size küçük bir liste: 

Çikolata: Köpekler için tehlikeli iki madde içerir. Biri theobromin, diğeri kafein. Köpekler için son derece tehlikeli olan bu maddeler, insan için üretilmiş tüm çikolata çeşitlerinde bulunur. Bitter ve koyu kıvamlı çikolatalarda daha da fazla miktarda var. Yaklaşık 60 gram kadar bir bitter çikolata, 10 kilogramlık bir köpeği zehirleyecek miktarda teobromin içerir. Bu maddelerin tüketilmesi ishale, kusmaya, titremelere, sinir sistemi problemlerine, nöbetlere, kalp rahatsızlıklarına ve hatta ölümle sonuçlanabilen sorunlara yol açabilir. Genel prensip olarak köpekler için özel hazırlanmış ve teobromin içermeyen ödül çikolataları dışındaki tatlıları köpeklerinize yedirmemelisiniz.

Soğan ve Sarımsak: Çok miktarda tüketildiğinde hemolitik anemi olarak adlandırılan türde bir kansızlığa yol açar. Çok çok az miktarda sarımsak zararsız, hatta bazen köpeklerde iştahı açma açısından faydalı olarak kabul edilebilir. Soğan ise sarımsağa göre köpekler için daha da tehlikelidir. Bu nedenle köpekleri az miktarda bile olsa soğan ve soğanla pişirilmiş yiyeceklerden uzak tutmak gerekir.

Yaş ve kuru üzüm: Sebebi henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, üzüm hem yaş hem de kuru olarak yedirildiğinde köpeklerde zehirli olabilmekte. Üzümden kaynaklanan zehirlenmelerde köpeklerde uyuşukluk, kusma, ishal ve böbrek yetmezliği belirtileri gözlenmekte. Kuru üzüm ise bu açıdan daha büyük bir potansiyel zehirlenme riski.

Alkol ve alkollü yiyecek-içecekler: Köpeklerde alkolün emilimi çok hızlı olur. Bu nedenle alkol ve alkol içeren içecek ve yiyecekler ciddi zehirlenmelere, kalp problemlerine, nöbetlere, vücut ısısının düşmesine, böbrek tahribatına, bazen de koma ve ölüme yol açabilmekte.

Sığır, koyun ve tavuk kemikleri ve balık kılçıkları: Yutulduğu taktirde köpeklerde sindirim sisteminde ciddi tahribatlara ve bağırsaklarda yırtılmalara neden olabilir. Bu nedenle tüm kemik türlerini evcil hayvanlarınızdan uzak tutmalısınız.

Çiğ balık: İçerdiği tiaminaz enzimi nedeniyle köpeklerde B1 vitamini (tiamin) eksikliğine bağlı sorunlara yol açabilmekte. Özellikle düzenli ve uzun süreli olarak çiğ balık yiyen köpeklerde sinir sistemi ile ilgili ciddi hastalık tabloları karşımıza çıkabilmekte ve tiaminaz enzimi çok miktarda tüketildiğinde ölüme yol açabilmekte. Pişmiş balık bu tarz bir tehlike içermemekte.

Çiğ yumurta: Çiğ yumurta akının içinde bulunan avidin maddesi, vücutta B7 vitamininin (biotin) emilimini azaltmakta ve yetersizliğine neden olmakta. Bu durum ciddi deri ve tüy problemlerine yol açabilmekte. Bir diğer nokta, çiğ yumurtada salmonella olarak adlandırılan mikro organizmaların da enfeksiyon etkeni olarak bulunabileceği ve köpekleri hasta edebileceği.

Patates ve domates: Fazla miktarda tüketildiğinde içerdiği oksalatlardan dolayı sindirim sistemi, sinir sistemi ve idrar yollarında sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Domatesin yaprakları, dalları ve kökleri sadece köpekler için değil insanlar için de zehirli olabilir. Yeşil ve ham domatesler ile patates kabukları da köpeklere yedirilmemeli.

Çay, kahve ve kakao: Ksantin, kafein ve teheofilin gibi sinir sisteminde, idrar yollarında ve kalp kasında problemlere yol açan maddeler içerirler.

Ksilitol: İnsanlar için hazırlanan diyet ürünlerde bulunan bir madde olan ksilitol, köpeklerde kan şeker düzeyinin ani olarak düşmesine, depresyon ve koordinasyon bozukluğu gibi sinirsel belirtilere yol açabilir. Hızla tedavi edilmezse ölüme neden olabilir.

Ceviz ve makadamia fındığı: Zehirlenmelere yol açabilmekte.

Meyve çekirdekleri: Zehirli maddeler içerebilmekte. Ayrıca erik ve şeftali çekirdekleri gibi büyük çekirdekler, sindirim sistemi problemlerine ve özellikle tıkanmalara yol açabilir.

Mantar türleri: Köpeklerde özellikle yabani mantar türleri karın ağrısı, böbrek ve karaciğer harabiyetleri, kusma, ishal, kasılma, koma ve ölümle sonuçlanan zehirlenmelere neden olabilmekte.

Kedi maması: Çok fazla protein ve yağ içerdiği için uzun süre tüketildiğinde köpeklerde beslenme hastalıklarına yol açabilir.

Sucuk, salam, sosis, pastırma: Fazla miktarda baharat, sodyum, protein ve yağ içerdiği için çok miktarda tüketildiğinde köpeklerde ani sağlık sorunlarına yol açabilir.

Süt ve sütlü besinler: Çoğu kez laktozu tolere edemeyen köpeklerde sindirim sistemi problemlerine ve ishale yol açarlar. Sütü sulandırmak bu sorunu ortadan kaldırmaz. Köpeğinize sütlü bir şeyler vermek isterseniz az miktarda yağsız ve kaymaksız düz yoğurt verebilirsiniz.

Bebek mamaları: Özellikle yavru köpeklerin beslenmesinde kullanılması ciddi sağlık sorunlarına ve yetersizliklere yol açabilmekte.

Trabzon hurması: Bağırsak tıkanmalarına ve ishale neden olabilmekte.

Küçük Hindistan Cevizi (muskat - hintcevizi): Zehirlenmelere ve ölüme neden olabilmekte. Bunlara ilave olarak fazla tuzlu yiyecekler vücuttaki elektrolit dengeyi bozarken, şekerli gıdalar köpeklerde şeker hastalığına, diş problemlerine ve kilo almaya neden olabilmekte.

Karaciğer: Fazla miktarda karaciğer yedirilmesi A vitamini zehirlenmesi yapabilir.

Küflü, bayat gıda: Komaya sokabilir, ölümüne sebep olabilir.

Sofra artıkları: Uzun vadede ciddi beslenme yetersizliklerine ve metabolizma hastalıklara neden olabilmekte. 

Kirpilerin Özellikleri

Üzerinde yaklaşık 7 bin iğne bulunan kirpilerin koşabildiklerini, tırmanabildiklerini, hatta Amerika’da kendileri için olimpiyat bile düzenlendiğini biliyor muydunuz?

20 yıldır kirpiler üzerine araştırma yapan İngiliz çevrebilimci Hugh Warwick, son kitabı "A Prickly Affair: My Life with Hedgehogs" da (Dikenli İlişki: Kirpilerle Hayatım) 70 milyon yıldır hayatta olan bu küçük hayvanların pek bilinmeyen ilginç özelliklerine ışık tutuyor.

Yeryüzünde varolan en eski memelilerinden biri kabul edilen kirpilerin çok sportmen yapıda hayvanlar olduklarını belirten Warwick, dünyanın her yerinde fanatikleri olan bu hayvanlar için ABD’de Kirpi Olimpiyatları düzenlendiğini aktarıyor. Warwick’in aktardığına göre, ABD’nin Denver kentinde düzenlenen Uluslararası Kirpi Olimpiyatları’nda dünyanın dört bir tarafından gelen kirpiler hem koşu, hem de tırmanma parkurlarında yarıştırılıyor. 
Yabani bir hayvan olan kirpilerin bu yarışmalarda birer evcil hayvana dönüştürülmesini ’rezalet’ olarak kabul eden Warwick, Kirpi Olimpiyatları’nda ayrıca yarışan her kirpinin 2 dakika boyunca bireysel performans sergileyerek jüriyi etkilemeye çalıştığını aktarıyor. Warwick’in kitabında kirpilerle ilgili diğer ilginç notlar şöyle:

- Yetişkin olduklarında iğnelerin sayısı 7 bini bulabiliyor.

- Soyları, dinozorların sonuna rastlayan 70 milyon yıl öncesine dayanıyor.

- İğnelerini dikleştirerek kendilerini koruma özelliği olan kirpilerin bir başka savunma mekanizması da inanılmaz hızlı bir sürede kendilerini bir top haline getirip yuvarlanabilme becerileri.

- Avlanmak için çok sarp tahta parçalarının üzerine tırmanabilme yetenekleri var.

- Ayrı ayrı karakterleri var. Aynen insanlar gibi bazıları somurtgan ya da neşeli, bazıları ise cesur ya da utangaç.

- Aynı anda 4-5 tane yavru doğurabilen anne kirpi, bebeklerinin üzerindeki iğneler yüzünden acı çekmez. Bebek kirpiler doğduklarında sırtları iğnelerini kapatacak şekilde bir sıvı ile kaplıdır, dışarı çıkar çıkmaz bu sıvı vücutça emilir.

- Ruh halleri iyi olduğunda iğneleri düzleşir.

- Yaralandıklarında, tekrar doğaya dönme şartıyla kendilerine uzatılan yardım elini kabul ederler.

- Her biri yaklaşık 1.000 tane pireyi vücudunda barındırır.