26 Mart 2012 Pazartesi

Tavşanların Konuşabildiğini Biliyor Muydunuz ? :))

Tavşanlar herhalde dünyanın en şirin hayvanları arasında sayılabilir. Kulakları, fıkır fıkır burunları, o kocaman cin gibi bakan gözleri ve yumuşacık tüyleriyle birer sevgi küpü her biri... Ancak bizlerin "aman da ne şirin kulaklarını oynatıyor" diye seyrettiğimiz bir tavşanın aslında bizlerle konuşmakta olduğunu biliyor muydunuz? 
Yapılan araştırmalar, tavşanları sadece şirin değil aynı zamanda pek de çenebaz olduklarını ortaya koyuyor. Neler söylediklerini merak ediyor musunuz, buyurun brikaç ipucu...

Tavşanlar ile iletişimin yolu onları gözlemlemek ve vücut dilini çözmektir. Tavşanlar sessiz olmalarına rağmen kendilerini mükemmel ifade edebilen varlıklardır. Duygularını, hislerini anlatmak için kullandıkları hareketleri öğrenince tavşanın aslında anlatacak ne kadar da çok şeyi olduğuna şaşıracaksınız.

Yalamak: Bir sevgi göstergesidir. Tavşanlar kendi aralarında da hoşlanma ve sevgi göstermek için birbirlerini yalarlar, bu tavşan dilince öpücük manasına gelir. Bazen tavşanınızı severken yeri yaladığını görebilirsiniz, ama aslında bu yere değil size yapılmış bir jesttir. 

Diş gıcırdatma: Genellikle okşanıp sevilirken dişlerini gıcırdatmaları kedilerin zevkten mırıldamaları ve gırlamalarına eş değer bir göstergedir ve çok hoşlandıklarına işarettir.

Hoplama: Koşarken veya dururken havada ani hoplamalar ve sıçramalar neşeden dans ettikleri anlamına gelir. Bazen kendi etraflarında havada 180 derece dönerler. Bu çok minik kısa ve yoğun bir “ben çok mutluyum şu an” ifadesidir. 
Kafayı hızlı hızlı sallamak: Bu dansın mini versiyonudur, heyecanlandıklarında ve mutlu olduklarında kafa ve kulaklarını hızlı hareketlerle sallarlar.

Arka ayaklarını uzatarak yere yatma (bunny flop): Neredeyse bir L harfi gibi görünürler. Biz buna Cleopatra pozisyonu diyoruz. Bu yatış şekli dünyanın en mutlu ve huzurlu tavşanı olduğunun göstergesidir, keyfi yerindedir.

Sırtüstü uzanmak: Cleopatra pozisyonunun ikinci evresi sırtüstü olacak şekilde yuvarlanmaktır. Bu da olabilecek en huzurlu ve mutlu ifadelerden biridir. Bazen kendilerini bu şekilde transa sokabilirler.

Severken kafalarını tamamen yere yapıştırmaları: Adeta bir “teslim” ve kabul belirtisidir. “Beni seviyorsun, tamam sev peki, izin veriyorum” manasına gelir.

Arka ayakları kuvvetlice yere vurma: Bu bir şeye gösterilen kızgın bir tepki olabilir (“beni neden bu odaya getirdin, ben salonda koşup eğlenmek istiyordum öf” gibi). Veya tavşanlar kendi aralarında haberleşmek be birbirlerini uyarmak için arka ayaklarını yere vururlar, bu korktuğunun ifadesi olabilir. İki şekilde de mutlu olmadığından emin olabilirsiniz.
Homurdanmak: Ses ile pek iletişim kurmasalar bile bazen homurdanma sesi çıkartırlar, bu da hoşnutsuzluk belirtisidir.

Bağırmak: Tavşanlar acı çektiklerinde veya ölürlerken bağırırlar. Homurdanmadan çok daha yüksek ve tiz bir sestir. 

Isırmak:Ne demek olduğu çok belli olsa bile tavşanların flört ederlerken birbirlerini yavaşça ısırdıklarını da eklemek isteriz. Bu ısırmaktan çok “diş atma” şeklinde olur. Kanatmaya, fazla acıtmayan minnacık ısırıklardır. Belki aslında bunu “ben mutluyum hareketlerine” yazılması gerekirdi, çünkü ısırma bazen “senden çok hoşlanıyorum” anlamında bir jesttir. Tavşanca makas almaya tekabül eden bir harekettir.
Ayrıca, tavşanlar kendi aralarındaki hiyerarşilerini göstermek için birbirlerini yavaşça ısırabilirler, bu “ben senden üstünüm, burada benim sözüm geçer” demektir ve tavşanlar bazen sahiplerine de tavşan yerine koyarak olara sınıf farkını anlatmak için durup dururken ısırırlar.

Size arkasını dönmesi: "Şu an hiç işim olmaz şimdi seninle, umurumda değilsin, gidebilirsin" demek oluyor bu maalesef. Bazen de bir şey yaparken gidip arkasını dönüp size arkasını dönüp arkadan siz ona bakıyor musunuz diye size bakıyorsa, bu da bir kızgınlık, ufak bir küsme ifadesidir, popüler ifadesi ile 'trip atma' pozisyonudur bu.
Gelelim o muhteşem kulaklara...

Bu kocaman kulaklar sadece duymaya yaramıyor, daha ne marifetleri var! Tavşanlar hislerinin bir kısmını bizim mimiklerimizi kullandığımız gibi kulaklarıyla anlatırlar. Kulakları izlemeyi ihmal etmeyin.

Kulaklar geriye yatırılmış: "Stres altındayım, çok da rahat değilim".

Kulaklar dimdik: Kafa havada ve kulaklar dimdik olarak durması tavşanın tehlike sezinlemiş olması ve tetikte olması anlamına gelir.

Eşyalara çene sürme: Tavşanların çenelerinin altında kedilerdeki gibi özel ter bezeleri bulur ve bizim asla ayırt edemeyeceğimiz bir koku salgılarlar. Çenelerini sürdükleri şeylere, bu koku ile işaretleyip “Bu eşya benimdir” derler.

Burunlarıyla dokunma: “Merhaba, benimle ilgilenirsem sevinirim” demektir, hemen ilgi gösterilmelidir.

Gezdiği yerde kaka bırakma: Hansel ve Greatel hikâyesindeki gibi yabancı gittikleri yerde yollarını bulmak ve “Buraya ilk ben geldim, benimdir” demek için minik kakalar bırakırlar.

Tüy Yolma (Yalancı Hamilelik): Bu kısırlaştırılmamış dişi tavşanlarda görülen bir harekettir. Tavşan tüylerini yolup bir yere toplamaya, adeta bir “yuva” yapmaya başlar. Bu aslında hamile tavşanların doğmamış bebekleri için yaptığı yuva ve minik yataklardır çünkü tavşanlar tüysüz doğarlar. Topladığı ve bir kenara yığdığı tüyler aslında doğacak yavruları için hazırladığı minik bir yataktır. Bu proje ile birkaç gün uğraşacaktır ve bu sırada yuvasının bozulmaması gerekir. Bir iki gün içinde doğurduğunu sanıp rahatlayacak ve normale dönecektir.

Burun hareketleri: Tavşanların burunları pek durmaz aslında. Ama hareketler bir şey ilgilerini çektiklerinde, heyecanlandıklarında veya tedirgin olduklarında daha hızlı olacaktır ve o an çok sakin olmadığının bir göstergesi olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder