19 Mart 2012 Pazartesi

** Hayvanlardaki Koku Alma Mucizesi **


Bir köpek insanın kaç katı daha fazla koku alabilir? Peki, Somonlar nasıl doğdukları yuvalarına okyanusları aşarak ulaşırlar ya da sivrisinekler neden bazı insanları bulur ve emerken diğerlerini pas geçer? Arılar, en iyi balı veren çiöeği nasıl tespit eder? İşte bütün bu soruların cevapları...

KOKU UZMANLARI : KÖPEKLER
Köpeklerin kokulara karşı olağanüstü hassas burunları vardır. Havadaki en küçük oranlardakı kokuları dahi güçlük çekmeden tespit ederler. Hatta bazı köpek türlerinin koku duyarlılığıi insanlardakinin bir milyon katıdır.
Köpeklerin nefes alıp verisini inceleyen "schlieren fotoğraflama tekniği" ile alınmış bir fotoğraf.
Burunda sahip olduğumuz toplam 5 santimetrekare olan koku bölgesinin büyüklüğü, köpeklerde 150 santimetrekareye kadar çıkmaktadır. Köpeklerin burunlarındaki koku hücrelerinin sayısı da bizimkilerden kat kat fazladır. Söz konusu özellikleri nedeniyle köpekler, insanların ve gelişmiş elektronik cihazların altından kalkamayacağı işleri başarırlar. Örneğin koku alma duyusu kuvvetli bir köpek türü, koku duyusunu kullanarak hiçbir belirtinin görülmediği bölgelerde iz sürebilir ve bu izleri takip edebilir .
Yeryüzündeki sayısız kokuya rağmen köpekler  şaşırmazlar. Öyle ki pek çok koku arasından aradıklarını rahatlıkla seçebilirler. Köpekler soluk alıp verirken değişik bir yöntem kullanmaktadırlar. Bir şey koklayan köpek nefes verirken burnunu oynatmakta, böylece hava yan taraftaki yarıklardan arkaya doğru gitmektedir. Bu özel tasarım sayesinde köpeğin dışarıya verdiği hava, kokunun kaynağından farklı bir yöne akmaktadır. Böylece nefesteki hava ile kokunun karışması önlenmektedir.

BALIKLARDA KOKU ALMA
Koku alma neredeyse balıkların tümü için önemlidir. Balıklardaki koku bölgesi burunlarının arka yüzeyinde yer alır. Sudaki çözünmüş koku moleküllerini takip ederek yiyeceklerini bulurlar. Ayrıca koku duyuları onları tehlikelere karşı uyarır; balıklar yaralanmış bir balığın kokusunu aldıklarında alarm durumuna geçerler.

Bir köpek balığı insanlardaki gibi burun deliklerine sahiptir, fakat onları sadece koku almak için kullanır. Yüzerken, burun deliklerinden giren sudaki molekülleri tahlil eder. Beyninin yaklaşık olarak üçte biri koku almaya ayrılmıştır. Köpek balıklarındaki koku alma mekanizmasi tamamen kendine özgüdür. Bu sayede, kokuyu kaynağına kadar takip edebilir; denizdeki bir damla kanin, diger hayvanlardan kaynaklanan çok küçük oranlardaki kimyasal maddelerin kokusunu alabilirler. Örneğin bir yüzme havuzu dolusu suyun içindeki damla sıvı tuna balığının kokusunu hissedebilirler.
Koku duyusu en çok araştırma konusu olan balıklardan birisi de somonlardır. Somon yavruları kış aylarının sonunda akarsularda yumurtalardan çıkarlar. Kimi türleri yumurtadan çıkmalarının hemen ardından, kimileri birkaç hafta beslendikten sonra, kimileri ise akarsularda birkaç yıl geçirdikten sonra denize ve okyanusa doğru göç ederler. Açık denizlerde birkaç yıl geçiren ve üreme olgunluğuna erişen somonlar bu defa insanı şaşkınlığa düşüren bir yolculuk daha yaparlar. 
Somon balıklarının akıl almaz yolculuğu
Somonun bu göçündeki hedefi kendisinin yumurtadan çıktığı yer, amacı da burada yumurtalarını bırakmaktır. Bu yolculuğu ilkine oranla çok daha zorludur. Çünkü ırmağın güçlü akıntısına karşı yüzer, sıçrayarak çağlayanları ve şelaleleri aşar. Her somon dünyaya geldiği ırmak yatağına veya nehir koluna ulaşmak için yüzlerce hatta binlerce kilometre kateder ve inanılmaz gibi görülen bu yolculuğu başarır. Çünkü somonlar bir yön bulma duyusu gibi çalışan mükemmel bir koku alma sistemine sahiptir. 
Somon iki delikli bir burna sahiptir. Su bir delikten girer, diğerinden çıkar. Bu delikler balığın soluk almasıyla eş zamanlı olarak açılıp kapanacak şekilde tasarlanmıştır. Böylelikle somon suda bulunan çözünmüş haldeki koku moleküllerini anında tahlil eder. Her ırmak kolunun, bitkiler, hayvanlar ve topraktan kaynaklanan kendine özgü kokusunu algılar, daha bir yavruyken denize yaptığı yolculukta koku hafizasına kaydettikleriyle karşılaştırarak göçünü tamamlar. Kısacası koku alma duyusu, binlerce kilometrelik yolculuğunda, uzman bir rehber gibi somona yol gösterir.

KOKU KAŞİFLERİ : SİVRİSİNEKLER
Sivrisinekler koku alma duyunuzu kullanarak sizden 64 kilometre uzaktaki bir kokunun kaynağını bulabilir üstesinden gelirler.
Dişi sivrisineğin, yumurtalarının gelişmesi için kana ve kendisinin üretemediği bazı kimyasal maddelere ihtiyacı vardır. Bu kimyasal maddeler arasında özellikle kolesterol ve B vitamini sayılabilir. Bunları da insanlar veya hayvanlardan temin eder. Dişi sivrisineğin kanını emeceği avını seçimi gelişigüzel değildir.
Dişi sivrisinek ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak olan canlılari tercih eder. Bu canlıların yerini de öncelikle koku alma duyusunu kullanarak belirler. Sivrisinekler öylesine uzmanlaşmış bir koku duyusuna sahiptirler ki insan vücudundan havaya yayılan minicik miktardaki kimyasal maddeleri saptayabilirler. Insan bedeninden kaynaklanan kokular, nefes ile birlikte dışarı verilen karbondioksit gazı ve diğer kokular havada yayılır. Dişi sivrisinek de işte bu kokuları algılayacak donanıma sahiptir. Koku molekülleri boyunca zikzak yaparak avının yerini rahatlıkla bulur. Bunun ardından da vücudundaki hassas işi algılayıcısı ile damarın yerini kesin bir biçimde tespit eder. 
Elbette 1 santimetrelik bir canlının kilometrelerce ötedeki avının yerini koklayarak bulması, dahası bu kokuyu tahlil etmesi dikkat çekicidir. Sivrisineğin son derece gelişmiş koku alma sistemi, vücudundaki muazzam donanımlardan sadece birisidir. Hemen herkesin küçümsediği sivrisineğin küçük vücudundaki koku alma sistemi sınırsız yaratılış delillerinden birisidir.

ARILARIN KOKLAYARAK HABERLEŞMELERİ
Arıların kendi aralarındaki haberleşme yöntemlerinden birisi feromonlardır. Bir arı kolonisindeki on binlerce arı kendi aralarında feromonlar, diğer bir deyişle kimyasal sinyaller aracılığıyla iletişim kurarlar. Arılar kendi kolonilerine ait olan diğer arıları kokularından tanırlar; koloni dışından bir arı kovana girmeye kalkarsa, farklı kokusundan hemen tanınır ve kovandan atılır. Bir çiçeğin nektarını tüketen arı onu özel bir kokuyla işaretler; diğer arılar da bu kokuyu fark eder, böylece vakit ve enerji kaybetmezler. Her arı feromonların taşıdığı mesajları algılayacak bir koku alma sistemine sahiptir. Koku alıcı hücreleri antenlerinde yer alır. 
 Arıların bal yapabilmek için nektara ihtiyaçları vardır. Bu yüzden pek çok farklı çiçeği ziyaret eder ve kısa sürede hangilerinin en çok nektar verdiğini öğrenirler. Arılarda, çiçeklerin kokularını tanımayı sağlayan özel bir mekanizma vardır. Bu mekanizma sayesinde çiçeklerden aldıkları koku bilgilerini "süzmek"te ve hangilerinin kendilerine gereken nektarı daha iyi verebileceğini anlamaktadırlar. Bu küçük canlıların koku alırlarken bu kadar bilinçli ve akıllı davranmaları gerçek bir mucizedir. Kuran'da, bu durum söyle haber verilir:
Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştirdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde serbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69) 

Sonuç olarak insanlar ile hayvanların, burunlarını kullanım amaçları farklıdır. Hayvanlar alemindeki canlılar, koku alma organlarını genellikle yiyecek aramak, avlanmak, kendi aralarında haberleşmek, yön bulmak, eşlerinin, yavrularının yerini belirlemek için kullanırlar.Bu yardılışın tamamı bir mucize gibidir ve onların hayatta kalmalarının temel taşıdır, umarız bir dahaki sefer bir sivrisineği ya da bir arıyı öldürmeden önce, bir hayvana eziyet etmeyi seçmeden önce şu önemli bilgiyi hatırlar bazıları: 
Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vardır (Nahl Suresi, 66)
Gerçekten hayvanlarda da sizin için bir ders (ibret) vardır (Müminun Suresi, 21) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder